Sorularınız İçin Bizi Arayın: - 0532 113 15 08
Dil Seçimi
Menü
Sosyal Medya
Ara

MAL AYRILIĞI

A. Yönetim, yararlanma ve tasarruf

Madde 242- Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.

B. Diğer hükümler

Madde 243- İspat, borçlardan sorumluluk ve paylı mülkün özgülenmesi konularında paylaşmalı mal ayrılığı rejimine ilişkin hükümler uygulanır.   

 

DÖRDÜNCÜ AYIRIM

PAYLAŞMALI MAL AYRILIĞI

A. Yönetim, yararlanma ve tasarruf

I. Genel olarak

Madde 244- Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.

II. İspat

Madde 245- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.

Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.


8085

 

B. Borçlardan sorumluluk

Madde 246- Eşlerden her biri, kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur.

C. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye

I. Sona erme anı

Madde 247- Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.

Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde de, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.

II. Malların geri alınması ve paylı malın verilmesi

1. Genel olarak

Madde 248- Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi sona erdiğinde, üstün yararı olduğunu ispat eden eş, diğer önlemler yanında, eşine payının ödeme günündeki karşılığını vermek suretiyle paylı mülkiyetteki malın kendisine verilmesini isteyebilir.

2. Katkıdan doğan hak

Madde 249- Eşlerden biri diğerine ait olup, paylaştırma dışı kalan bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa; mal rejiminin sona ermesi hâlinde, katkısı oranında hakkaniyete uygun bir bedel ödenmesini isteyebilir.

Aynı istem, paylaştırma dışı kalan malın yerine geçen değerler için de geçerlidir.

III. Aileye özgülenen mallar

1. Kural

 Madde 250- Eşlerden biri tarafından paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin kurulmasından sonra edinilmiş olup ailenin ortak kullanım ve yararlanmasına özgülenmiş mallar ile ailenin ekonomik geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlar veya bunların yerine geçen değerler, mal rejiminin sona ermesi hâlinde eşler arasında eşit olarak paylaşılır. Paylaştırmada işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir.

Manevî tazminat alacakları, miras yoluyla edinilen mallar ile karşılıksız kazandırmada bulunanın açık iradesinden aksi anlaşılmadıkça, sağlararası veya ölüme bağlı tasarruflarla edinilen mallar hakkında bu hüküm uygulanmaz.

2. Paylaşmaya aykırı davranışlar

Madde 251- Eşlerden biri, diğer eşin payını azaltmak kastıyla paylaşmadan önce bir malı karşılıksız olarak elden çıkardığı takdirde hâkim, diğer eşin alacağı denkleştirme bedelini hakkaniyete uygun olarak belirler.

Mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında yapılan karşılıksız kazandırmaların bu eşin payını azaltmak kastıyla yapıldığı varsayılır.

Bu tür kazandırmalara ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırmadan yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.


8086

 

3. Paylaştırma isteminin reddi

Madde 252- Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin payının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.

4. Paylaştırma yöntemi

Madde 253- Paylaştırmanın ayın olarak yapılması asıldır. Buna olanak  yoksa bedel eklemek suretiyle paylar denkleştirilir. Eşlerden birinin diğerine ödeyeceği bedel, malların tasfiye anındaki sürüm değerlerine göre hesaplanır. Bu hesaplamada paylaşım konusu malların edinilmesinden doğan borçlar indirilir.

Denkleştirme bedelinin derhal ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu eş ödemelerin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir.

Aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak denkleştirme bedeline faiz yürütülür; durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir.

IV. Aile konutu ve ev eşyası

1. İptal veya boşanma hâlinde

Madde 254- Evliliğin iptal veya boşanma kararıyla sona erdirilmesi hâlinde, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş ve eşler arasında eşit olarak paylaşma konusu olan konutta kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya hangisinin devam edeceği konusunda eşler anlaşabilirler. Konutta kalma hakkını elde eden eş, bu hakkın tapu kütüğüne şerh edilmesini isteyebilir.

Eşlerin aile konutunda kimin kalmaya ve ev eşyasını kimin kullanmaya devam edeceği konusunda anlaşamamaları hâlinde, hakkaniyet gerektiriyorsa hâkim, olayın özelliklerini, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak bu hakka hangisinin sahip olacağına iptal veya boşanma kararıyla birlikte re'sen karar verir; bu kararında kalma ve kullanma süresini belirleyerek  tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna bildirir.

Hâkim aksine karar vermedikçe hak, belirlenen sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Ancak, bu süre sona ermeden yararlanan tarafın durumunda değişiklik olması hâlinde, diğer taraf hâkimden, kararın gözden geçirilmesini isteyebilir.

Eşler konutta kira ile oturuyorlarsa hâkim, gerektiğinde konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin kalmasına karar verebilir. Bu durumda, kiralayanın sözleşmeden doğan haklarını güvenceye almak için gerekli düzenleme yapılmasına iptal veya boşanma kararıyla birlikte re'sen karar verilir. 

2. Ölüm hâlinde

Madde 255- Eşlerden birinin ölümü hâlinde, paylaşma konusu olan mallar arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras ve paylaşmadan doğan hakkına mahsup edilmek ve yetmezse bir bedel eklenmek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.

Haklı sebeplerin varlığı hâlinde sağ kalan eşin veya ölenin diğer yasal mirasçılardan birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.

Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hükümleri saklıdır.


8087

 

BEŞİNCİ AYIRIM

MAL ORTAKLIĞI

A. Mülkiyet

I. Kapsamı

Madde 256- Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar.

II. Ortaklık malları

1. Genel mal ortaklığı

Madde 257- Genel mal ortaklığında eşlerin kanun gereğince kişisel mal sayılanlar dışındaki malları ile gelirleri ortaklık mallarını oluşturur.

Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olurlar.

Hiçbir eş, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir.

2. Sınırlı mal ortaklığı

a. Edinilmiş mallarda ortaklık

Madde 258- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle sadece edinilmiş mallardan oluşan bir ortaklık kabul edebilirler.

Kişisel malların gelirleri de bu ortaklığa dahildir.

b. Diğer mal ortaklıkları

Madde 259 - Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle belirli malvarlığı değerlerini veya türlerini, özellikle taşınmaz malları, bir eşin kazancını, bir meslek veya  sanat icrası için kullandığı malları ortaklık dışında tutabilirler.

Aksi sözleşmede öngörülmedikçe bu malların gelirleri ortaklığa dahil değildir.

III. Kişisel mallar

Madde 260-  Kişisel mallar, mal rejimi sözleşmesi, üçüncü kişinin karşılıksız kazandırması veya kanunla belirlenir.

Eşlerden her birinin sadece kişisel kullanımına ayrılmış olan eşyası ile manevî tazminat alacakları kanundan dolayı kişisel malıdır.

Bir eşin saklı pay olarak isteyebileceği malvarlığı değerleri, mal rejimi sözleşmesiyle ortaklığa dahil edildiği ölçüde, mirasbırakanları tarafından kendisine kişisel mal olarak kazandırılamaz. 

IV. İspat

Madde 261- Bir eşin kişisel malı olduğu ispatlanmadıkça tüm malvarlığı değerleri ortaklık malı sayılır.

B. Yönetim ve tasarruf

I. Ortaklık mallarında

1. Olağan yönetim

Madde 262- Eşler, ortaklık mallarını evlilik birliğinin yararına uygun olarak yönetirler.

Olağan yönetim sınırları içinde her eş, ortaklığı yükümlülük altına sokabilir ve ortak mallarda tasarrufta bulunabilir.


8088

 

2. Olağanüstü yönetim

Madde 263- Olağan yönetim dışında kalan konularda eşler, ancak birlikte veya biri diğerinin rızasını almak suretiyle ortaklığı yükümlülük altına sokabilir veya mallarda tasarrufta bulunabilir.

Rızanın bulunmadığını bilmeyen veya bilecek durumda olmayan üçüncü kişiler için bu rıza var sayılır.

Evlilik birliğinin temsiline ilişkin hükümler saklıdır.

3. Ortaklık malları ile meslek veya sanat icrası

Madde 264- Eşlerden biri, diğerinin rızasıyla ortaklık mallarını kullanarak, tek başına bir meslek veya sanat icra ederse, bu meslek veya sanata ilişkin bütün hukukî işlemleri yapabilir.

4. Mirasın kabulü veya reddi

Madde 265- Eşlerden biri, diğerinin rızası olmaksızın ortaklık mallarına girecek olan bir mirası reddemeyeceği gibi, tereke borca batıksa mirası kabul de edemez.

Diğer eşin rızasının alınmasına olanak bulunamazsa veya bu konudaki istem onun tarafından haklı sebep olmaksızın reddedilirse, istem sahibi eş kendi yerleşim yeri mahkemesine başvurabilir.

5. Sorumluluk ve yönetim giderleri

Madde 266- Mal ortaklığının sona ermesi hâlinde, eşlerden her biri ortaklık malıyla ilgili işlemlerden dolayı vekil gibi sorumludur.

Yönetim giderleri ortaklık mallarından karşılanır.

II. Kişisel mallar

Madde 267- Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi kişisel mallarını yönetme ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.

Kişisel mallara giren gelirler varsa, yönetim giderleri bu gelirlerden karşılanır.

C. Üçüncü kişilere karşı sorumluluk

I. Ortaklık borçları

Madde 268- Eşlerden her biri, aşağıdaki borçlardan kişisel malları ve ortaklık mallarıyla sorumludur:

1. Evlilik birliğini temsil veya ortaklık mallarını yönetme yetkisine dayanarak yapılan borçlardan,

2. Ortaklık mallarını veya ortaklık mallarına giren gelirleri kullanarak bir meslek veya sanatın icra edilmesi nedeniyle yapılan borçlardan,

3. Diğer eş için de kişisel sorumluluk doğuran borçlardan,

4. Kişisel mal yanında ortaklık mallarının da sorumlu olacağı hususunda eşlerin üçüncü kişilerle anlaşarak yaptığı borçlardan.

II. Kişisel borçlar

Madde 269- Her eş, diğer bütün borçlardan kendi kişisel mallarıyla ve ortaklık mallarının değerinin yarısı kadarıyla sorumlu tutulur.

Ortaklığın zenginleşmesinden kaynaklanan istemler saklıdır.


8089

 

D. Eşler arasındaki borçlar

Madde 270 - Mal rejimi eşler arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez. Bununla beraber bir borcun yerine getirilmesi borçlu eşi, evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede önemli güçlüklere sokacaksa, bu eş ödeme için süre isteyebilir. Durum ve koşullar gerektiriyorsa hâkim, istemde bulunan eşi güvence göstermekle yükümlü tutar.

E. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye

I. Sona erme anı

Madde 271 - Mal rejimi eşlerden birinin ölümü, diğer bir mal rejiminin kabul edilmesi veya eşlerden biri hakkında iflâsın açılmasıyla son bulur.

Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.

Ortaklık mallarıyla kişisel malların kapsamının belirlenmesinde mal ortaklığının sona erdiği tarih esas alınır.

II. Kişisel mala ekleme

Madde 272 - Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı,  mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.

 III. Kişisel mal ile ortaklık malı arasındaki denkleştirme

Madde 273 - Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları, ortaklık mallarından veya ortaklık mallarına ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise; tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir.

Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç ortaklık mallarına ilişkin sayılır.

IV. Değer artış payı

Madde 274- Bir eşin kişisel malı veya ortaklık malıyla bir başka mal kesimine giren malvarlığı değerinin edinilmesi, iyileştirilmesi veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, edinilmiş mallara katılma rejiminde değer artış payına ilişkin hükümler uygulanır.

V. Değer belirlenmesi

Madde 275 -Mal rejimi sona erince, mevcut ortaklık mallarının değerlendirilmesinde tasfiye anı esas alınır.  

VI. Paylaşma

1. Ölüm veya diğer bir mal rejiminin kabulü hâlinde

Madde 276- Eşlerden birinin ölümü veya diğer bir mal rejiminin kabulü sebebiyle mal ortaklığının sona ermesi hâlinde, her eşe veya mirasçılarına ortaklık mallarının yarısı verilir.

Mal rejimi sözleşmesiyle başka bir paylaşma oranı kararlaştırılabilir.

Bu tür anlaşmalar altsoyun saklı paylarını zedeleyemez.


8090

 

2. Diğer hâllerde

Madde 277- Boşanma veya evliliğin iptali sebebiyle ya da kanun veya mahkeme kararı gereğince mal ayrılığına geçiş hâllerinde, her eş edinilmiş mallara katılma rejiminde kendi kişisel malı sayılacak olanları ortaklık mallarından geri alır.

Geri kalan ortaklık malları eşler arasında yarı yarıya paylaşılır.

Yasal paylaşmanın değiştirilmesine ilişkin anlaşmalar, ancak mal rejimi sözleşmesinde bunun açıkça öngörülmüş olması hâlinde geçerlidir.

VII. Paylaşma usulü

1. Kişisel mallar

Madde 278- Mal ortaklığının eşlerden birinin ölümüyle sona ermesi hâlinde sağ kalan eş, edinilmiş mallara katılma rejiminde kişisel malı sayılabilecek olanların payına mahsuben kendisine verilmesini isteyebilir.

2. Aile konutu ve ev eşyası

Madde 279- Eşlerin birlikte yaşadıkları konut veya ev eşyası ortaklık mallarına dahil ise, sağ kalan eş, payına mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir.

Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eş veya ölenin diğer yasal mirasçılarının istemiyle bunlar üzerinde mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınabilir.

Mal ortaklığı rejiminin ölüm dışındaki bir sebeple son bulması hâlinde, eşlerden her biri, üstün bir yararının varlığını ispat etmek suretiyle aynı istemleri ileri sürebilir.

3. Diğer malvarlığı değerleri

Madde 280- Bir eş, üstün bir yararının varlığını ispat etmek suretiyle diğer malvarlığı değerlerinin de payına mahsuben kendisine verilmesini isteyebilir.

4. Diğer paylaşma kuralları

Madde 281- Diğer hâllerde paylı mülkiyet ve mirasın paylaşılmasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.

MAL REJİMLERİ TASFİYESİ
                                   

                                    
          743 sayılı eski Medeni Kanunda mal ayrılığı, mal birliği ve mal ortaklığı  rejimleri kabul edilmişti ve yasal mal rejimi olarak kabul edilen mal ayrılığı rejimi, sosyal ve ekonomik açılardan  ihtiyaca  cevap vermekten çok uzaktı. Toplumumuzda genel olarak ekonomik gücü elinde tutan taraf erkek olduğu için, evde çalışan ve ekonomik gücü bulunmayan kadının durumu mal rejimi ile de ağırlaştırılmış bulunmaktaydı.


          Kanun koyucu 4721 sayılı yeni Medeni Kanundaki mal rejimleri düzenlemesiyle bu sorunu çözmeyi amaçlamış, yasal mal rejimi olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimini kabul ederek, ekonomik yönden zayıf olan kadının mağdur olmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır.


            4721 sayılı Medeni Kanunda yasal mal rejimi olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi kabul edilmiş, buna alternatif olarak Mal Ortaklığı , Mal Ayrılığı  ve Paylaşmalı Mal Ayrılığı  rejimleri de kanunda yer almıştır. Bu rejimlerin çerçeveleri kanunda belirlenmiş olup,  tarafların bunun dışına çıkmaları mümkün değildir.

 

Mal rejiminde egemen olan ilkeler ;

 

a) Genel olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda eşlerin kabul edebileceği mal rejimleri sınırlı olarak belirlenmiştir. Eşler bu rejimlerden birini seçmedikleri takdirde yasal mal rejimi olan Edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır . Eşler, kanunda belirlenen mal rejimlerinden birini seçmekte özgürdürler ancak bu rejimlerden birini seçtikten sonra artık bu rejimin kanunda belirlenen sınırları ile bağlıdırlar yani karma bir rejim oluşturamazlar. Seçilen mal rejiminin kuralları eşler tarafından değiştirilemeyeceği gibi yeni bir mal rejimi de oluşturulamaz. Mal rejiminde tipe bağlılık kuralı geçerlidir  (MK 202/2).


   Kanunda seçilebilir üç mal rejimi belirlenmiş olup, eşler bunlardan birini seçmek   zorundadırlar;

1- Mal ayrılığı rejimi ( MK 242-243 )
2- Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ( MK 244 -255 )
3- Mal ortaklığı rejimi ( MK 256 -281  )

 

b) Mal rejiminin seçilmesi

          Eşler evlenirken evlendirme memuruna yapacakları bir beyan ile mal rejimini seçebilecekleri gibi,  evlendikten sonra da diledikleri zaman mal rejimini anlaşarak değiştirme özgürlüğüne sahiptirler. Mal rejimini değiştirme hakkından, önceden feragat edilmesi mümkün değildir. 


aa) Evlenirken mal rejiminin seçimi ; Taraflar evlenme başvurusu sırasında, seçmek istedikleri mal rejimini yazılı olarak bildirebilirler. Bu bildirimin her iki eş tarafından imzalanması gereklidir. Tarafların böyle bir bildirimde bulunmamaları halinde yasal mal rejimi olan Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine tabi olacaklardır.


bb)  Evlilik devam ederken mal rejiminin değiştirilmesi ;
i – Mal rejiminin sözleşme ile değiştirilmesi ( Mal Rejimi Sözleşmesi ). Eşler,  evlenme başvurusu sırasında herhangi bir mal rejimini seçmedikleri takdirde  yasal mal rejimine tabi olacakları hususunu yukarıda belirtmiştik. Ancak eşler bu mal rejiminden diledikleri zaman çıkarak kanunda belirtilen diğer mal rejimlerinden birini kabul edebilirler. Şayet eşler hangi mal rejimine geçecekleri konusunda aralarında anlaşmışlar ise yapmaları gereken şey bunu noterde yapacakları bir anlaşma ile onaylatmaktan ibarettir . Eşler, mal rejimi sözleşmesini noterde onaylama veya düzenleme şeklinde yapabilirler .

             Mal rejimi sözleşmesi yapabilmek için temyiz kudretinin bulunması gerekmektedir . Mal rejimi sözleşmesi yapmak kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için bizzat eşler tarafından yapılması gereklidir. Küçükler ve kısıtlıların mal rejimi sözleşmesi ise yasal temsilcilerinin rızasını alma şartına bağlanmıştır, sözleşmenin yasal temsilciler tarafından da imzalanması gerekmektedir .


             İradeyi sakatlayan sebeplerden birinin bulunması durumunda sözleşmesinin iptali mümkündür.  Bunun dışında muvazaa sebebiyle, şekil şartı eksikliği sebebiyle veya tipe aykırılık sebebiyle de mal rejimi sözleşmesinin iptali  talep edilebilir. Mal rejiminin iptali ile ilgili taleplerde aile mahkemesi görevlidir.


            Mal rejimi sözleşmesi;  evliliğin herhangi bir sebeple sona ermesi,  taraflarca başka bir mal rejiminin seçilmesi veya mahkeme tarafından başka bir mal rejimine geçilmesine karar verilmesine kadar devam eder.  Evliliğin mahkeme tarafından iptal edilmesi veya boşanma sebebiyle sona ermesi halinde mal rejimi, dava tarihinden  geçerli olmak üzere sona erer. Eşler mal rejimini süreli olarak da kabul edebilirler.


            Eşler ayrıca edinilmiş mallara katılma rejiminde bazı edinilmiş malların kişisel mal sayılmasını kararlaştırabilecekleri  gibi kişisel malların gelirlerinin de kişisel mal sayılmasına karar verebilirler. Evlenme sonrası yapılacak olan bir mal rejimi sözleşmesi kural olarak kuruldukları andan itibaren geçerli olur ancak eşler bunun aksini kararlaştırarak mal rejimi sözleşmesinin evlilik tarihinden itibaren geçerli olmasını da sağlayabilirler.


           Mal rejimi sözleşmesi yapma hakkından önceden feragat edilmesi mümkün olmayıp bu yönde yapılacak herhangi bir sözleşme geçerli olmaz.

           ii -  Mal rejiminin mahkeme kararıyla değiştirilmesi;  eşlerden biri, haklı bir sebebin varlığını ileri sürerek mal rejiminin değiştirilmesini her zaman isteyebilir . Burada mal rejiminin değiştirilmesine karar verecek olan mahkeme, eşlerin bulundukları yerdeki Aile mahkemesi olup,  haklı sebebin oluşup oluşmadığı hususunu takdir edecek olan da aile mahkemesi hakimidir. Rejim değişikliğini talep eden taraf, bunu ispatlamakla mükelleftir. Mal rejimi değişikliği talebiyle ilgili olarak kanunda haklı sebeplere bazı örnekler verilmiş olup bu haklı sebepler kanunda belirtilenlerle sınırlı değildir .


           Eşler arasında mal ortaklığı rejimi varsa, eşlerden birinin icra takibi alacaklısı bu haczin uygulanmasından zarar görmüşse eşler arasındaki mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesini talep edebilir. Alacaklının bu talebinin mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde eşler arasındaki mal rejimi dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sona erer.

Medeni Kanunda Düzenlenen Mal Rejimleri


1- Mal Ortaklığı:  Eski Medeni Kanunda seçimlik mal rejimi olarak düzenlenen mal ortaklığı rejimi yeni kanunda da seçilebilir rejim mal rejimleri arasında yer almıştır. Mal ortaklığı rejimi, eşlerin kişisel malları ile ortaklık mallarını kapsar. Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olurlar. Hiçbir eş, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir.


2- Mal Ayrılığı: Eşlerin her biri kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf hakkına sahiptir ve kendi borçlarından kendi malvarlıkları ile sorumludurlar. Evliliğin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde mal paylaşımı söz konusu olmaz.


            Medeni kanunun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce evlenmiş olan eşler 1 yıl içinde yani 01.01.2003 tarihine kadar  notere başvurarak herhangi bir mal rejimini seçmedikleri takdirde yasal rejimini (Edinilmiş mallara katılma rejimini) seçmiş sayılırlar . Eşler, sözleşme ile, edinilmiş mallara katılma rejiminin evlenme tarihinden itibaren geçerli olacağını kararlaştırabilirler. Aksi halde kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.


3- Paylaşmalı Mal Ayrılığı: Birçok yönüyle edinilmiş mallara katılma rejiminin aynısıdır. Mal rejiminin tasfiyesi halinde mümkün olduğu kadar malların ayni paylaşımı öngörülmüştür.


EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ


         Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerden her biri veya mirasçıları, diğer eşin mal rejimi süresince edindiği mallara ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Bu rejimin anlaşılabilmesi için iki önemli kavramın ele alınması gerekmektedir. İlki edinilmiş mal kavramı diğer ise artık değer kavramıdır.


1- Edinilmiş mal- Kişisel mal kavramı :


         Mal rejiminin devamı süresince eşlerden her birinin karşılığını vererek edindikleri mallar “edinilmiş mal” olarak kabul edilmiştir.  Eşler, aksini kararlaştırmadıkları takdirde diğer eşe ait artık değerin yarısı kadar hak sahibidir. Eşler yazılı bir sözleşme ile değer artışı payından vazgeçebilir veya pay oranını değiştirebilir. Örneğin diğer eşin değer artışı üzerinde %30 pay sahibi olunacağı şeklinde bir sözleşme yapılması mümkündür. Eşler böyle bir sözleşme yapmadıkları sürece bu pay oranı yarı yarıya olacaktır. 
Edinilmiş mallar   özellikle şunlardır:

a- Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
b- Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı    
    ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 
c- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
d- Kişisel mallarının gelirleri, ( aksi sözleşme ile kararlaştırılabilir )
e- Edinilmiş malların yerine geçen değerler.

         Kime ait olduğu belirlenemeyen mallar ise edinilmiş mal sayılırlar. Evlilik devam ettiği sürece her bir eş, gerek kendi kişisel malları gerekse edinilmiş mallarını dilediği gibi yönetme, tasarruf etme ve yararlanma hakkına sahiptir. Ancak eşlerden biri, evlilik birliğinin gerektirdiği giderlere katılma yükümlülüğünü ihlal ederse diğer eş tarafından tasarrufunun sınırlanması talep edilebilir. (Bu talep hakkı sadece edinilmiş mallara katılma rejimiyle sınırlı olmayıp, tüm mal rejimlerinde böyle bir talepte bulunma imkanı vardır)

           Eşlerin herhangi bir karşılık vermeksizin sahip oldukları örneğin miras yoluyla kendilerine intikal eden mallar veya şans oyunlarında kazandıkları mallar edinilmiş mal sayılmayacaktır. Bunlara ilave olarak eşlerin evlenmeden önce edindikleri mallar, manevi tazminat alacakları ve şahsi kullanımına yarayan mallar örneğin giysi, spor aletleri, traş takımları ve benzeri gibi mallar da kişisel malları arasında yer alır. Kişisel malların yerine geçen değerler de yine kişisel mal grubuna girecektir. Eşler sözleşme ile meslek ve sanatın icrası için gerekli malları kişisel mal grubuna dahil edebilecekleri gibi kişisel malların gelirlerinin de kişisel mal sayılmasını kararlaştırabilirler.

            Artık değer kavramı da yeni Medeni Kanunun yürürlüğe girmesi ile hukuk literatürümüze giren bir kavramdır. Kısaca eşlerin her birinin mal rejimi süresince edindikleri malların –edinilmiş mal grubuna giren mallar- mal rejiminin tasfiyesi sırasında toplam değerinden, bu mallara ait borçlar çıkarıldıktan sonra bulunan miktar artık değerdir. Artık değerin tespiti için ekleme ve denkleştirme işleminin de yapılması gerekmektedir.

 

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN TASFİYESİ 


            Mal rejimi, evlilik birliğinin sona ermesiyle doğal olarak sona erecektir. Bunun dışında evlilik birliği devam ederken de mal rejiminin sözleşme veya mahkeme kararıyla değiştirilmesi ya da ayrılık kararı ile sona erebilir. Boşanma veya evliliğin iptali gibi evliliğin sona ermesiyle mal rejiminin sona ermesi durumunda mal rejimi dava tarihinden itibaren sona ermiş sayılır. Tasfiye işleminde öncelikle her eş kendisine ait kişisel mallarını geri alır. Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ayni paylaşıma göre yapılmaz, her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olur.   Bir eş kişisel borçlarını edinilmiş mallarından ödedi ise bu miktar tasfiyede edinilmiş malların denkleştirme alacağı olarak hesaba katılır.


            Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ile ilgili olarak başlıca iki talep; katılma alacağı davası ve değer artışı davasıdır.


1- Katılma alacağı davası;  eşlerden her birinin mal rejimi süresince edindiği malların,  ekleme ve denkleştirmeler yapıldıktan sonra elde edilen toplam değerinden bu mallara ait borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı talep edilir. Bu düzenlemenin dayanağı, evlilik süresince edinilen malların eşlerin dayanışması neticesinde elde edildiği fikridir.   Katılma alacağı, eşlere ayni bir alacak hakkı sağlamaz yani malların ayni olarak paylaşılması söz konusu değildir. 


            Katılma alacağı,  mirasçılara geçebilir ve alacağın temliki yoluyla 3. Kişilere devri de mümkündür.  Ancak evlilik sona ermeden önce böyle bir hak söz konusu olmadığından hacze konu olamaz, iflas masasına giremez ve devredilemez. Mal rejimi sona erdikten sonra borçlu eşin alacaklısı,  katılma alacağının haczini talep edebilir.

             Artık değerin hesaplanması için önce her bir eş kendine ait mallarını geri alır.    Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar  ve diğer eşin katılma payının azaltılması amacıyla yapılan devirler de edinilmiş mallara eklenir.  Diğer eşin katılma payının azaltılması amacıyla devredilen mallar için geriye dönük herhangi bir süre söz konusu değildir. Katılma payının azaltılması amacıyla yapılmış olmasının ispatlanması şartıyla mal rejimi süresince yapılan devirler, edinilmiş mallara değer olarak eklenir. Katılma alacağının azaltılması kastıyla 3. Şahıslara devir yapılması durumunda 3. Şahsın iyi niyetli olsa da sonucu değiştirmez, eşin bunu malvarlığını azaltma kastıyla yaptığının ispatlanması değer olarak eklenmesi için  yeterlidir. Eklenecek değerlerle ilgili   uyuşmazlıklarda, devrin yapıldığı 3. Şahsa da başvurulabilmesi için davanın 3. Şahsa ihbar edilmesi gerekmektedir. 3. Şahıs malı devretmiş olsa bile malın değeriyle sınırlı olmak üzere sorumluğu devam eder. 
Malların tasfiye zamanındaki değeri esas alınır. Katılma alacağı davası, mal rejiminin sona ermesi ve katılma alacağının öğrenilmesinden  itibaren 1 yıl içinde ve her durumda mal rejiminin sona ermesinden itibaren 10 yıl içinde  zamanaşımına uğrar. Katılma alacağı davası, boşanma davasından bağımsız olarak görülmesi gereken bir davadır. Şayet boşanma davası ile birlikte açılmış ise tefrik edilerek boşanma davasının neticesinin beklenmesi gerekmektedir. Zira boşanma, her aşamada feragat ile sonuçlanabilir. Bu sebeple, eşlerin boşanması kesinleşmeden mal rejiminin tasfiyesi mümkün olmayacağından boşanma davası bekletici mesele yapılmalıdır.


           Zina veya hayata kast gibi bir sebeple boşanma gerçekleşmiş ise hakim kusurlu eşin katılma alacağının azaltılmasına veya tamamen kaldırılmasına karar verebilir.  Katılma alacağının azaltılması veya tamamen kaldırılması için boşanma davasının zina veya hayata kast sebeplerinden biriyle açılmış olması ve bunun ispatlanması gerekmektedir. Bu iki sebep kanunda sınırlı olarak sayılmış olup bunlar dışındaki herhangi bir boşanma sebebiyle katılma alacağının azaltılması veya kaldırılması mümkün değildir.


2- Değer Artış Payı Alacağı Davası ;  Eşlerden birinin diğer eşe ait bir malın edinilmesine, korunmasına, iyileştirilmesine hiç veya uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunan eş, tasfiye sırasında bu değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahiptir. Bu tanıma göre, uygun bir karşılık almış olan eşin değer artış payı talep etmesi söz konusu olmaz. Yeni medeni kanunun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinde önce yapılmış olan katkılar için de değer artışı için alacak hakkı bulunmaktadır. 


           Değer artış payı alacağı Medeni Kanunu’nun 227. Maddesinde düzenlenmiştir; “Eşlerden biri, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. (1. F) Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. ( 2. F) Eşler yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi pay oranını da değiştirebilirler.(3. F) “


          Diğer eşe ait mal ile ilgili olarak yapılan katkı   nakit olarak, çalışma şeklinde yardım ederek veya diğer eşe ait borcun üstlenilmesi şeklinde gerçekleşebilir. Nakit olarak katkıda bulunduğunu iddia eden eşin bu katkının kaynağını da göstermesi gerekmektedir. Çalışma yoluyla yapılan katkının da evlilik birliğinin gerektirdiği normal çalışma ve yardımlaşmanın üstünde bir katkı olması gerekmektedir. Örneğin kadının mutad ev işleri ve çocuk bakımı, değer artış payı almasını gerektirecek bir katkı sayılmayacaktır.  Yine eşin işyerinde devamlılık arzetmeyen ufak tefek yardım mahiyetindeki çalışmalar da değer artış payı talep etmeyi haklı kılacak düzeyde görülmemektedir.  Çalışma yoluyla yapılan katkının değeri belirlenirken, aynı iş için piyasada ne kadar ücret alınıyorsa o aranda bir katkı payı belirlenir ve mal içindeki oranına göre katkıda bulunan  eşin değer artış payı buna göre hesaplanır. 


          Bir eşin diğer eşe ait mal ile ilgili olarak katkısı bulunduğu ve değer artış payı alacağı bulunduğu iddiası varsa bu katkının niteliği, gerçekliği ve kaynakları titizlikle incelenmelidir. Yargıtay’ın bu konuda verdiği kararlarda söz konusu malın (değer artış payına konu olan mal) tapu kaydının getirtilmesi, malın önceki ve sonraki durumunun belirlenmesi (malın iyileştirilmesi ve korunması iddiası varsa), eşlerin maddi durumlarının belirlenmesi (özellikle malın edinilme tarihinde her bir eşin alım gücü ve değer artışına ne kadar katkıda bulunabileceğinin tespiti bakımından) belirlenmesi gerekmektedir.


           Şayet eşlerden biri, diğeri için ziynet eşyalarını verdiğini iddia etmişse bu ziynet eşyalarının varlığı, miktarı ve malın edinilme tarihindeki değerinin araştırılması gerekmektedir.  Bunun gibi katkıda bulunduğunu iddia eden eşin katkısının türü, miktarı ve gerçekliğinin araştırılması gerekmektedir. Katkıda bulunan eşin, bir işte çalışması ve gelirinin bulunması mutlaka katkıda bulunduğunu göstermez. Zira çalışan herkes gelirini yatırım için kullanmamaktadır, bu iddiada bulunan eşin, gelirini eşine ait mal için  katkıda bulunduğunu ispatlaması gerekir.   Katkıda bulunan eş eğer bağışlama kastıyla hareket etmişse MK md. 227’den kaynaklanan değer artışı alacağına ilişkin hakkına sahip olamaz.

         Katkı oranı ile ilgili olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmalı ve raporda özellikle hangi tarihe göre değerlendirme yapıldığının belirtilmesi gerekmektedir.

          Değer artış payının belirlenmesinde eşin yaptığı katkının malın tüm değerine oranına bakılır. Yani malın edinilmesinde ¼ katkısı olan eş, tasfiye sırasında da malın değerinin ¼ ü oranında alacak hakkına sahip olacaktır.  Maldaki değer artışı da yine değer artışının gerçekleştiği zamandaki değerin oranının tasfiye zamanındaki değere uygulanmasıyla değer artış alacağı payı tespit edilebilir. Değer artış payı , malın tasfiye  sırasındaki değerine göre belirlenir, şayet malda değer kaybı olmuşsa katkının başlangıcındaki değer esas alınacaktır.

          Eğer eşlerden biri, edinilmiş mala ilişkin borcunu kişisel mallarından ödemişse. Edinilmiş mal grubu Kişisel mal grubu aleyhine zenginleşmiş olacaktır. Bunun önüne geçmek için bu değer kayması miktarı artık değer hesabında dikkate alınacaktır


3- Katılma alacağı  ve değer artış payı davalarında usul; her iki dava da mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili olduğu için görevli mahkeme aile mahkemesidir, görev kamu düzenine ilişkin olduğu için taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme hakimi tarafından yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması gerekmektedir. 


          Değer artış payı alacağı ve katılma alacağı davası boşanma ile birlikte veya ayrı olarak açılabilir. Ancak mal rejiminin tasfiyesi ancak boşanma kesinleştikten sonra yapılabileceği için boşanmanın kesinleşmesi gerekmektedir.  Şayet boşanma davası ile birlikte bu davalardan biri açılmışsa davanın tefrik edilerek boşanmanın kesinleşmesi beklenmelidir. 


          Şayet eşler arasında farklı bir anlaşma yoksa katılma alacağı veya değer artışı talebi 1 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu bir yıllık süre mal rejiminin sona ermesi  ve alacağın varlığının öğrenilmesi ile başlar, her halde 10 yıl  sonra sona erer.  Mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olan mallar tasfiyede hesaba katılırlar, bu malların tasfiye sırasında mevcut olmaması önemli değildir. Mal rejiminin sona ermesinden sonra bu mallar herhangi bir şekilde yok olmuş olsa bile hesaba katılacaklardır.


           Katılma alacağı veya değer artış payı nakit veya ayni olarak ödenebilir, bunun ne şekilde ödeneceği konusunda borçlu eşin seçimlik bir hakkı vardır. Hakkın kötüye kullanılması söz konusu olmadığı sürece alacaklı eşin buna itiraz hakkı yoktur. Katılma alacağı veya değer artış payının toplu olarak bir seferde ödenmesi  her zaman mümkün olmayabilir. Şayet bu ödeme, borçlu eşin ekonomik gücünü aşıyorsa ödemeleri yapmak için münasip bir süre  talep edebilir. Bu talep karşısında alacaklı eş, uygun bir süre beklemekle yükümlüdür. Bu yükümlülük kanundan kaynaklanmaktadır. 


           Katılma alacağı ve değer artış payı davaları boşanmanın fer’i niteliğinde olmadığından nisbi harca tabidir. Harç tamamlattırılmadan davaya devam edilmesi mümkün değildir.

   
             Mal rejiminin tasfiyesi, mal rejimi sözleşmesiyle ilgili uyuşmazlıklar, aile konutu şerhiyle ilgili talepler ve  mal rejiminin değiştirilmesiyle ilgili taleplerle ilgili olarak aile mahkemesi görevlidir. Bu görev kamu düzeninden olup resen nazara alınır.

 

Yorum Bırakın
WhatsApp Destek Hattı
Google Yorumları