Sorularınız İçin Bizi Arayın: - 0532 113 15 08
Dil Seçimi
Menü
Sosyal Medya
Ara

DOLANDIRICILIK,İNTERNET SİTESİNDE BİLGİSAYAR TELEFON SATIŞI

T.C
YARGITAY
15.CEZA DAİRESİ 
ESAS NO:2011/23905 
KARAR NO:2013/8224 
KARAR TARİHİ:03.05.2013
 



DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1-Sanıklar T.K. ve E.K. hakkında kurulan hükümler bakımından yapılan temyiz isteğinin incelenmesinde;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Somut olayda; sanık T.K.’ın, http://www.srexi.com isimli internet sitesi üzerinden, bilgisayar satış ilanı verdiği, bu ilanı gören, katılanın internet üzerinden 1 adet dizüstü bilgisayar siparişi verdiği, bilgisayarın bedeli olan, 1.094,60 TL parayı, Garanti Bankası Girne Caddesi Şubesinden, Garanti Bankası Güzelyalı Şubesinde bulunan, sanık T.B.’nın, 6677801 numaralı hesabına havale ettiği; sanıklar T.B. ve E.K.’ın, Garanti Bankası Mersin-Erdemli Şubesine giderek parayı, birlikte çektikleri;ancak katılana internet üzerinden sattıkları, dizüstü bilgisayarı göndermedikleri gibi, parasını da iade etmedikleri, anlaşılmakla mahkemenin dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sanık müdafinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

2-Sanıklar T.B. hakkında kurulan hüküm bakımından yapılan temyiz isteğinin incelenmesinde;

5237 sayılı TCK.nun 158.maddesinin 1. fıkrasının ( e ), ( f ) ve ( j ) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 YTL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiğinden tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir,

5237 sayılı TCK.nun 51.maddesinde hapis cezasının ertelenebileceği ancak adli para cezalarının ertelenemeyeceği hükmünün düzenlenmesi karşısında sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi uyarınca hükmolunan 1 yıl 3 ay hapis cezasının yanında adli para cezasıda verilmiş olduğundan hapis cezasının ertelendiğinin açıkça yazılması gerektiği halde “verilen cezasının ertelenmesine”denilmek suretiyle adli para cezasınında ertelenmiş olması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır, 

Sanığın, diğer sanıklarla birlikte suç işleme kararı ile fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurduğunun anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 37.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde aynı yasanın 39. maddesindeki yardım eden olarak kabulü ile eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;
5237 sayılı TCK.nun 53/3.maddesi uyarınca mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen sanığın “kendi altsoyu üzerindeki” velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğu hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun’un 53.maddesinin 1. fıkranın “c” bendinin uygulanmasına ilişkin kısımların tamamen çıkarılması suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.05.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
WWW.KARARARA.COM









T.C.
YARGITAY 
15.CEZA DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I

Esas No : 2012/9922 
Karar No : 2012/44243
Tebliğname No : 15 - 2011/380733

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2011
NUMARASI : 2011/7 (E) ve 2011/103 (K)
SANIKLAR : Muhittin KONDAKÇI, Doğukan Arda SUCUER.[b]TUTUKLU

SUÇ : Nitelikli Dolandırıcılık.TCK madde 158/1-g::::::::::::: sahibinden.com/ basın yayın aracılığıyla dolandırıcılık 
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEMYİZ EDEN : Sanıklar, Sanık Muhittin Kondakçı Müdafii
TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Bozma[/b]

Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

5237 Sayılı TCK'nun 158/1.fıkrasının g bendinde dolandırıcılık suçunun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi nitelikli unsur olarak belirlenmiştir. Bu nitelikli halin uygulanması için basın ve yayın araçlarının suçun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlanmış olmaları, gerçeğe aykırı haberlerle okuyucu veya izleyenlerin aldatılması suretiyle çıkar sağlanması gerekir. 
Somut olayda; sanıkların, http://www.sahibinden.com isimli alışveriş sitesine üye olarak bu site üzerinden gerçekte var olmayan elektronik ve benzeri eşyaları satmak konusunda telefon numarası bildirip ilan verdikleri, müşteri olarak arayan katılan ve müştekiler ilanda gösterilen bilgisayar veya diğer elektronik eşyaları parayı sanık Muhittin Kondakçı'ya ait hesap numarasına yatırmaları halinde bilgisayarı veya diğer sattığı eşyaları bu kişilere kargoyla hemen gönderebileceklerini beyan ederek banka hesaplarına havale yaptırmak suretiyle değişik miktarlarda para almaları şeklinde gelişen olayda, sanıkların bilişim sistemini araç olarak kullanmadıkları, havale yapılan bankanın da ödeme aracı olarak kullanıldığı ancak, sanıkların internet üzerinden verdikleri ilanın suçun işlenmesini kolaylaştırdığı, sanıkların dolandırıcılık suçunu basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işledikleri anlaşılmakla; 

Sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK.nun 158/1-g maddesinde düzenlenen "basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanılması" suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

Sanık Doğukan Arda Sucuer hakkında Görkem Hızlıkul'a karşı nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik olarak;
Müştekinin 03.02.2011 tarihli celsede sanığın zararını karşılayacağını söylediği bu nedenle şikayetten vazgeçtiğini beyan etmesi sanığında müştekinin katılmadığı 17.02.2011 tarihli celsede müştekinin zararını karşıladığına yönelik savunma yapması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi bakımından müştekiden, sanık tarafından kendisine ödemeye yapılıp yapılmadığı sorularak, ödeme varsa, ödemenin sanığın pişmanlığından kaynaklanıp kaynaklanmadığının, bu şekilde sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediğinin değerlendirilerek, sonucuna göre 5377 sayılı Kanun ile değişik 5237 Sayılı TCK'nın 168/2 maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,


Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve sanık Muhittin Kondakçı müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum Bırakın
Danışan Yorumları
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam
WhatsApp Destek Hattı
Google Yorumları