Sorularınız İçin Bizi Arayın: - 0532 113 15 08
Dil Seçimi
Menü
Sosyal Medya
Ara

MÜHÜR BOZMA SUÇU , SEÇENEK YAPTIRIMLAR

5. Ceza Dairesi 2011/10539 E., 2011/25878 K.


Mühür bozma suçundan sanık Hamit in yapılan yargılanması sonunda bu suçtan mahkümiyetine dair, S... Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 26/12/2008 gün ve 2008/234 Esas, 2008/349 Karar sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık tarafından süresinde istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ve Yüksek 4. Ceza Dairesi'nden gönderme kararı ile daireye verilmekle incelenerek gereği düşünüldü: 

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, 

Ancak; 

Suç ihbarına ilişkin yazıda, suça konu yerin 23/11/2005 tarihinde mühürlenerek faaliyetinin durdurulduğu, bundan sonra mühür fekki nedeniyle aynı iş yerinin üç kez mühürlendiğinin bildirilmesi karşısında, sanık hakkında açılan tüm dava dosyalarının getirtilip, yargılaması süren varsa, kişisel ve eylemsel bağ nedeniyle bu dosya ile birleştirilmesi, buna olanak yoksa denetime olanak sağlamak için dosya arasına konulup, iddianame tarihlerine göre hukuki kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediği de belirlenerek, sonucuna göre zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken, eksik soruşturma ile karar verilmesi, 

Dosyada mühür bozma tutanağı bulunmakla birlikte, mühürleme tutanağının onaylı sureti dosyaya getirtilmeden hükme dayanak yapılan 25/06/2008 tarihli olduğu anlaşılan mühürleme belgesinin aslı veya onaylı örneği getirtilmeden hüküm kurularak CMK.nun 209. maddesine aykırı davranılması, 

Tutanak mümzii tanıklara dinlenmelerinden önce "gerçeği söylemelerinin önemi, gerçeği söylememeleri halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacakları ve doğruyu söyleyecekleri hususunda yemin edecekleri" hatırlatılmayarak CMK.nun 53. maddesine muhalefet edilmesi, 

Kabule göre de; 

5237 sayılı TCK.nun 203/1. maddesinde hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörülmesi karşısında, hapis cezasının tercih edilmesine neden olan hukuki gerekçeler yeterli şekilde açıklanmayarak CMK.nun 230. maddesinin ihlal edilmesi, 

5237 sayılı TCK.nun 50/2. madde ve fıkrasında belirtilen "suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez." hükmüne aykırı şekilde mahkemece 5237 sayılı TCK.nun 203. maddesinde düzenlenen suça özgü hapis cezası tercih edilmiş olmasına rağmen bu cezanın daha sonra adli para cezasına çevrilmesi, 

Hükümden önce 08.02.2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK.nun 7/2. maddesi uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Kanunun 562. maddesinin 1. fıkrası ile değişik CMK.nun 231/5. maddesinde hapis cezası için öngörülen sınırın 2 yıla çıkarılması ve anılan maddenin 2. fıkrası ile de 231/14. maddesindeki soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suç olma koşulunun kaldırılması karşısında, adli sicil kaydından sabıkasız olduğu anlaşılan sanık hakkında mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının karar yerinde tartışılmaması, 

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum Bırakın
Danışan Yorumları
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam
WhatsApp Destek Hattı
Google Yorumları