Sorularınız İçin Bizi Arayın: - 0532 113 15 08
Dil Seçimi
Menü
Sosyal Medya
Ara

Avukat İlamı Ayrı Ayrı İcraya Koyması Sebepsiz Zenginleşmesiü

T.C.
YARGITAY
8.HUKUK DAİRESİ 
ESAS NO:2014/5221
KARAR NO:2015/5534 
KARAR TARİHİ. 09.03.2015



ÖZET:Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Bu durum hukuk düzeni tarafından korunamaz. Hakim yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorundadır. İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının 2 ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağı için mahkeme tarafından borçlunun bu yöndeki şikayetinin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi isabetli olmamıştır.



DAVA: Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR: Borçlu vekili, müvekkili aleyhine ilama dayalı olarak başlatılan takibe karşı İcra Mahkemesi'ne yaptığı başvurusunda; alacaklı vekili tarafından aynı ilama dayanılarak lehe hükmedilen asıl alacak ve vekalet ücretinin ayrı ayrı takiplere konu edildiğini, bunun hakkın kötüye kullanılması anlamına geldiğini ileri sürerek icra emrinin iptalini istemiştir.

Mahkemece, aynı ilamda hüküm altına alınan alacak kalemleri için tek ve aynı dosya ile ilamlı icra takibinde bulunulmasını zorunlu kılan türden yasal düzenlemenin mevcut olmadığı, borçlunun yalnızca takip dosyalarının birleştirilmesini talep edebileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6100 sayılı HMK'nun Hükmün Kapsamı başlıklı 297. maddesinde; hükmün sonuç kısmında yargılama giderleri konusunda, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargılama Giderlerinin Kapsamı başlıklı 323. maddesinin (ğ) bendinde vekille takip edilen davalarda vekalet ücretini yargılama giderleri içinde saymıştır. Yargılama Giderlerinden Sorumluluk başlıklı 326. maddesinin 1. fıkrasında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. Tüm bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde ilam taraflara yüklenen borçlar, tanınan haklar, yargılama giderleri olmak üzere bir bütündür. Vekille temsil edilen davalarda hüküm altına alınan avukatlık ücreti de yargılama giderleri kapsamındadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Dürüst Davranma ve Doğru Söyleme Yükümlülüğü başlıklı 29. maddesinde Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler. Dürüstlük Kuralına Aykırılık Sebebiyle Yargılama Giderlerinden Sorumluluk başlıklı 327. maddesinin 1. fıkrasında Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir denilmiştir.

4721 sayılı TMK'nun Hukukun Uygulanması ve Kaynakları başlıklı 1. maddesinde Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır. Dürüst Davranma başlıklı 2. maddesinde Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Hakimin Takdir Yetkisi Başlıklı 4. maddesinde Kanun'un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir." Hukukun Uygulanması başlıklı 33. maddesinde ise; Hakim, Türk hukukunu resen uygular denilmiştir.

2709 sayılı 1982 Anayasası'nın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 61. maddesini sadeleştiren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri başlıklı 77. maddesinde Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur. denilmiştir.

Somut olayda, alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında ...3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/1245 Esas ve 2013/77 Karar sayılı ilamına dayanılarak asıl alacak ve işlemiş faiz açısından ...3. İcra Müdürlüğü' nün 2013/3366 sayılı dosyası ile; vekalet ücreti ve yargılama gideri açısından ...3. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3362 sayılı dosyası ile iki ayrı takip başlatıldığı ve her takip dosyasında takip vekalet ücreti talep edilmiş olduğu görülmüştür.

Mahkemece, aynı ilamda hüküm altına alınan alacak kalemleri için tek ve aynı dosya ile ilamlı icra takibinde bulunulmasını zorunlu kılan türden yasal düzenlemenin mevcut olmadığı gerekçesine dayanılmıştır. Ancak, yasalarda bir ilamla hüküm altına alınan haklarla ilgili olarak ayrı ayrı takip yapılabileceğine ilişkin hiçbir düzenleme de mevcut değildir. Bu durumda TMK'nun 1, 2, 4. ve 33. maddelerinin, Anayasa'nın 36. maddesinin, Borçlar Kanunu'nun 61 ve Yeni Türk Borçlar Kanunu'nun 77. maddesinin, HMK'nun 29. maddesinin gözönüne alınarak uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekir.

Genel olarak icra hukukuna ilişkin itiraz ve şikayetlerde TMK'nun 2. maddesinin uygulanma kabiliyeti yoktur. Ancak, yukarıda belirtilen diğer yasa maddeleri gözönüne alındığında bu tip olaylarla sınırlı kalmak üzere objektif iyi niyet kurallarının gözardı edilmemesi gerekir.

Hakkın kötüye kullanılmasını; hukuken var olan bir hakkın sınırlarını aşarak ya da o hakkı gerekçe göstererek hukuka aykırı eylemler yapma durumu olarak veya bir hakkın yasaların tanıdığı yetkilerin sınırları içinde olmakla birlikte, amacından saptırarak kullanılması olarak da açıklayabiliriz. Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesine göre herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Yani bir hak sahibi hakkını kullanırken ve borçlu borcunu öderken objektif iyi niyet kurallarına uymak, hak sahibi başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyorsa veya hak sahibine sağladığı yarar ile başkasına verdiği zarar arasında aşırı dengesizlik varsa bu durumu hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirebiliriz. Anayasa başta olmak üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu hak sahibinin hakkını kullanırken objektif iyi niyet kuralları içinde hareket etmesini emretmiş aksi davranışın hukuk düzeni tarafından korunamayacağını belirtmiştir.

Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Bu durum hukuk düzeni tarafından korunamaz. Hakim yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorundadır. İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının 2 ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağı için mahkeme tarafından borçlunun bu yöndeki şikayetinin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi isabetli olmamıştır.

SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca bozulmasına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 09.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2013/12873
KARAR NO. 2014/62
KARAR TARİHİ. 13.1.2014


> USUL EKONOMİSİ GÖZETİLEREK YARGITAY' IN İÇTİHADINDAN DÖNMESİ ( İtirazın İptali İlamından Kaynaklanan Alacak Kalemlerinin Ayrı Takibe Konulamayacağı - Hesaplama Tek Dosya Üzerinden Yapılabileceği Halde Yeni Dosya Açılmasının İş Yoğunluğuna Sebep Olacağı/Yeni Takip Açılması Usul Ekonomisi İlkesine Ters Düşeceğiden Sonradan Açılan Takibin İptal Edileceği )

> İTİRAZIN İPTALİ İLAMINDAN KAYNAKLANAN ALACAK KALEMLERİNİN AYRI TAKİBE KONU EDİLMESİ ( Alacaklının İlamı İbraz Ederek İlk Takip Dosyası Üzerinden Alacağına Kavuşma İmkanı Bulunduğu - Yeni Takip Açılmasının Usul Ekonomisi İlkesine Ters Düştüğü/Sonradan Açılan Takibin İptal Edileceği )

> TAKİBİN İPTALİ ( İtirazın İptali İlamından Kaynaklanan Alacak Kalemlerinin Ayrı Takibe Konu Edildiği - Alacaklının İlamı İbraz Ederek İlk Takip Dosyası Üzerinden Alacağına Kavuşabileceği - Yeni Takip Açılmasının Usul Ekonomisi İlkesine Ters Düştüğü/Sonradan Açılan Takibin İptal Edilmesi Gerektiği )

> ŞİKAYET ( İtirazın İptali İlamından Kaynaklanan Alacak Kalemlerinin Ayrı Takibe Konulduğu/Alacaklının İlamı İbraz Ederek İlk Takip Dosyası Üzerinden Alacağına Kavuşabileceği - Yeni Takip Açılmasının Usul Ekonomisi İlkesine Ters Düştüğü/Sonradan Açılan Takibin İptal Edileceği )

6100/m. 30
2004/m. 16, 67

ÖZET : İtirazın iptali davası kararı, eda hükmünü içeren inkar tazminatı yargılama gideri avukatlık ücreti ve harç alacağı ilamlı takibe konu edilmiştir.

Alacaklının itirazın iptali ilamını ibraz etmek sureti ile ilk takip dosyası olan ilamsız takip dosyası üzerinden icra emri göndererek veya muhtıra tebliğ ettirerek ilamdan kaynaklanan tüm alacaklarına kavuşma imkanı bulunmaktadırYeni bir takip açılması usul ekonomisi ilkesine ters düştüğü gibi davetin ve hesaplamanın tek dosya üzerinden yapılabilme imkanı bulunduğu halde yeni dosyalar açılması ve her dosyanın değişik şikayetlere konu edilebilmesi nedeniyle iş yoğunluğuna da neden olmaktadır. İtirazın iptali ilamından kaynaklanan alacak kalemlerinin ayrı bir takibe konu edilebileceği yönündeki içtihadımızdan dönülme gereği hasıl olmuştur. Şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekir.


DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 6100 sayılı HMK'nun 30. maddesinde "Hakim yargılamanın makul süre içinde düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür" şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.

Somut olayda İzmir 12. İcra Müdürlüğü'nün 2008/14439 sayılı dosyasında yapılan ilamsız takibe itiraz edilmiş itirazın iptali istemi üzerine Asliye Ticaret Mahkemesi'nce itirazın iptaline, takibin devamına %40 inkar tazminatı 55.515,60 TL'nin 1.179,70 TL harcın 12.777,34 TL vekalet ücretinin 1.395,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde karar verilmiştir.

Ticaret Mahkemesi'nin bu kararıda eda hükmünü içeren inkar tazminatı yargılama gideri avukatlık ücreti ve harç alacağı İzmir 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/2564 Esas sayılı dosyası ile ilamlı takibe konu edilmiştir.

Alacaklının itirazın iptali ilamını ibraz etmek sureti ile ilk takip dosyası olan ilamsız takip dosyası üzerinden icra emri göndererek veya muhtıra tebliğ ettirerek ilamdan kaynaklanan tüm alacaklarına kavuşma imkanı bulunmaktadır. Buna rağmen yeni bir takip açılması yukarıda yer verilen yasal düzenlemeye bağlanmış usul ekonomisi ilkesine ters düştüğü gibi davetin ve hesaplamanın tek dosya üzerinden yapılabilme imkanı bulunduğu halde yeni dosyalara açılması ve her dosyanın değişik şikayetlere konu edilebilmesi nedeniyle iş yoğunluğuna da neden olmaktadır. Bu nedenledir ki, itirazın iptali ilamından kaynaklanan alacak kalemlerinin ayrı bir takibe konu edilebileceği yönündeki içtihadımızdan dönülme gereği hasıl olmuştur.

O halde Mahkemece şikayetin kabulüne takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile sonuca gidilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının yukarda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2012/7921
KARAR NO. 2012/10135
KARAR TARİHİ. 9.11.2012


> İLAM BÜTÜN OLMASINA RAĞMEN İKİ AYRI İCRA TAKİBİ BAŞLATILMASI (Aynı İlama Dayanarak/Her Takip Dosyasında Yeni Takip Vekalet Ücreti Talep Edildiği - Bu Durumun Hukuk Düzenince Korunamayacağı )

> TAKİP VEKALET ÜCRETİNİN FAZLADAN TALEP EDİLMESİ (Aynı İlama Dayanılarak Vekalet Ücreti İle Yargılama ve Tazminat Alacağına İlişkin Vekalet Ücreti Talep Edildiği - Her Dosyada Takip Vekalet Ücreti Talep Edilmesinin Hakkın Kötüye Kullanılması Olduğu )

> HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI (Aynı İlama Dayanılarak Ayrı Takipler Yapılarak Takip Vekalet Ücreti Talep Edildiği - Sebepsiz Zenginleşmeye Neden Olacak Şekilde Fazladan Avukatlık Ücretinin Talep Edilmesinin Hakkın Kötüye Kullanılması Olduğu )

> VEKALET ÜCRETİNİN İKİ AYRI TAKİPLE TALEP EDİLMESİ (Aynı İlama Dayanarak/Ayrı Takip Vekalet Ücreti Talep Edilmesinin Hukuk Düzeni Tarafından Korunmayacağı - Sebepsiz Zenginleşmeye Yol Açacağı )

> AVUKATIN SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMESİ (Aynı İlama Dayanılarak Vekalet Ücreti İle Yargılama ve Tazminat Alacağına İlişkin Vekalet Ücreti Talep Edildiği - Her Dosyada Takip Vekalet Ücreti Talep Edilmesinin Hakkın Kötüye Kullanılması Olduğu )

2709/m.36

4721/m.1, 2, 4, 33

6100/m.29, 297, 323, 326

6098/m.77

2004/m.32

818/m.61

ÖZET : Alacaklı vekili tarafından aynı ilama dayanılarak vekalet ücreti ile yargılama ve tazminat alacağına ilişkin vekalet ücreti olmak üzere iki ayrı takip başlatıldığı ve her takip dosyasında yeni takip vekalet ücreti talep edilmiş olduğu görülmüştür. Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Bu durum hukuk düzeni tarafından korunamaz. Borçlunun bu yöndeki şikayetinin kabulü gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme Kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlu vekili; Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2012/4541 ve 2012/4542 Esas sayılı dosyalarına konu Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/301 sayılı ilamında hüküm altına alınan alacağı bölerek iki ayrı icra emri ile ilamlı takip yaptığını, bunun yerinde olmadığını beyanla kanuna aykırı Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2012/4541 sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece alacaklının aynı ilamdaki farklı alacak kalemleri için ayrı ayrı takip yapmasına yasal bir engel bulunmadığından ve dosyayı hesap bilirkişisine düzenlenen rapor doğrultusunda hüküm tesis etmiştir.

6100 sayılı HMK.nun Hükmün Kapsamı başlıklı 297. maddesinde; hükmün sonuç kısmında yargılama giderleri konusunda, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargılama Giderlerinin Kapsamı başlıklı 323. maddesinin (ğ )bendinde vekille takip edilen davalarda vekalet ücretini yargılama giderleri içinde saymıştır. Yargılama Giderlerinden Sorumluluk başlıklı 326. maddesinin 1. fıkrasında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. Tüm bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde ilam taraflara yüklenen borçlar, tanınan haklar, yargılama giderleri olmak üzere bir bütündür. Vekille temsil edilen davalarda hüküm altına alınan avukatlık ücreti de yargılama giderleri kapsamındadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanununun Dürüst Davranma ve Doğru Söyleme Yükümlülüğü başlıklı 29. maddesinde "Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler." Dürüstlük Kuralına aykırılık sebebiyle Yargılama Giderlerinden Sorumluluk başlıklı 327. maddesinin 1. fıkrasında "Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamı veya bir kısmı ödemeye mahkum edilebilir." denilmiştir.

4721 sayılı TMK.nun Hukukun Uygulanması ve Kaynakları başlıklı 1. maddesinde "Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.", Dürüst Davranma başlıklı 2. maddesinde "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.", Hakimin Takdir Yetkisi Başlıklı 4. maddesinde "Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.", Hukukun Uygulanması başlıklı 33. maddesinde ise; "Hakim, Türk hukukunu resen uygular." denilmiştir.

2709 sayılı 1982 Anayasasının Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." denilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 61. maddesini sadeleştiren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri başlıklı 77. maddesinde "Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur." denilmiştir.

Somut olayda, alacaklı vekili tarafından borçlular Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/301 Esas ve 2012/98 Karar sayılı ilamına dayanılarak Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2012/4541 takip numaralı dosyasında vekalet ücreti ile yargılama giderleri 2012/4542 takip numaralı dosyasında tazminat alacağına ilişkin vekalet ücreti olmak üzere iki ayrı takip başlatıldığı ve her takip dosyasında yeni takip vekalet ücreti talep edilmiş olduğu görülmüştür.

Mahkemece, aynı ilamda hüküm altına alınan alacak kalemleri için tek ve aynı dosya ile ilamlı icra takibinde bulunulmasını zorunlu kılan türden yasal düzenlemenin mevcut olmadığı gerekçesine dayanılmıştır. Ancak, yasalarda bir ilamla hüküm altına alınan haklarla ilgili olarak ayrı ayrı takip yapılabileceğine ilişkin hiçbir düzenleme de mevcut değildir. Bu durumda TMK.nun 1, 2, 4. ve 33. maddelerinin, Anayasanın 36. maddesinin, Borçlar Kanununun 61. ve Yeni Türk Borçlar Kanununun 77. maddesinin, HUMK.nun 29. maddesinin gözönüne alınarak uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekir.

Genel olarak icra hukukuna ilişkin itiraz ve şikayetlerde TMK.nun 2. maddesinin uygulanma kabiliyeti yoktur. Ancak, yukarıda belirtilen diğer yasa maddeleri gözönüne alındığında bu tip olaylarla sınırlı kalmak üzere objektif iyiniyet kurallarının gözardı edilmemesi gerekir.

Hakkın kötüye kullanılmasını; hukuken var olan bir hakkın sınırlarını aşarak ya da o hakkı gerekçe göstererek hukuka aykırı eylemler yapma durumu olarak veya bir hakkın yasaların tanıdığı yetkilerin sınırları içinde olmakla birlikte, amacından saptırarak kullanılması olarak da açıklayabiliriz. Türk Medeni Kanununun 2. maddesine göre herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Yani bir hak sahibi hakkını kullanırken ve borçlu borcunu öderken objektif iyiniyet kurallarına uymak, dürüst davranmak, başkalarını zarara uğratmamak zorundadır. Hak sahibi başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyorsa veya hak sahibine sağladığı yarar ile başkasına verdiği zarar arasında aşırı dengesizlik varsa bu durumu hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirebiliriz. Anayasa başta olmak üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu hak sahibinin hakkını kullanırken objektif iyi niyet kuralları içinde hareket etmesini emretmiş aksi davranışın hukuk düzeni tarafından korunamayacağını belirtmiştir.

Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Bu durum hukuk düzeni tarafından korunamaz. Hakim yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorundadır. İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağı için mahkeme tarafından borçlunun bu yöndeki şikayetinin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi isabetli olmamıştır.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m. 297/ç )ve İİK.nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı on gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve temyiz edenden harç alınmasına mahal olmadığına, 09.11.2012 tarihinde oyhirliğiyle karar verildi.

Yorum Bırakın
Danışan Yorumları
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam
WhatsApp Destek Hattı
Google Yorumları