Sorularınız İçin Bizi Arayın: - 0532 113 15 08
Dil Seçimi
Menü
Sosyal Medya
Ara

Nafakanın İlişkin Hükmün Tenfizi Yargı Kararı

T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/12906

Karar: 2008/15378

Karar Tarihi: 22.09.2008

(2675 S. K. m. 37)

Dava: Taraflar arasında görülen nafakanın tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Karar: Davacı vekili dilekçesinde, tarafların müşterek çocuğu olan Enis için aylık 500.000.000.-TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 20.12.2001 tarihli Islah dilekçesi ile Erlengen Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 01.12.1996 tarih ve 7C 0104/94 sayılı ilamı ile davalının küçük Enis’in babası olduğunun tespiti ile küçük için nafakaya hükmedildiğini, ilamın babalığa ilişkin hükmünün tenfiz edildiğini belirterek ilamın nafakaya ilişkin hükmünün tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile ilamın nafakaya ilişkin hükmünün tenfizi cihetine gidilmiş, karar süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Davada, ıslah yolu ile nafakaya ilişkin yabancı mahkeme ilamının tenfizi istenilmiştir.

Bir davanın ıslahı birçok yön ve nitelikleri gözetildiğinde ek, bir başka anlatımla ikinci bir dava sayılır. Bu yüzden ıslah yapılırken dava açımında gereken yükümlülükler yerine getirilmelidir. Bunun için, ıslah edilmek istenilen alacak miktarı (müddeabih) davacı yanca belirlenerek asıl alacak haline dönüştürülmeli, belirlenen bu miktar üzerinden nispi harç alınmalı ve ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmelidir.

Somut olayda davacı tarafça ıslah harcı yatırılmamış ve ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmemiştir. Mahkemece ıslah ile ilgili koşullar yerine getirilip sonucu Dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Öte yandan tenfiz ve tanımada dava dilekçesine, MÖHUK’un 37/1. maddesinde öngörülen yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca kesinleşme şerhini içeren usulen onanmış aslının veya aslına uygunluğu onanmış sureti ve onanmış tercümesinin eklenmesi gerekir.

Davada, tenfizi istenilen ilamın aslı ve tercümesi davacı tarafça sunulmamıştır, Mahkemece, tenfizi istenilen kararın, ilgili devletin yetkili makamlarınca usulen onanmış ve kesinleşme şerhi verilmiş aslı veya aslına uygun sureti ile onanmış tercümesinin davacı tarafça dosyaya sunulmasının sağlanması ve bundan sonra uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.09.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yorum Bırakın
Danışan Yorumları
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam
WhatsApp Destek Hattı
Google Yorumları