Tapu İptali Tescil
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi 2011/4643 E.N , 2011/6616 K.N.
İlgili Kavramlar
TAPU İPTALİ TESCİL
İçtihat Metni
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde temyiz eden davalı vekili Av.Emrah Cafer Avcı geldi. Davacı vekili gelmedi. Hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu edilen payın ilişkin bulunduğu 1 No'lu parselin paydaşlarından olduğunu, taşınmazın paydaşlarından Z… Ö…'in taşınmazdaki 211/ 7302 payını tapuda trampa olarak göstererek 26.11.2009 tarihinde davalıya sattığını, davacının muvazaalı işlemi yeni öğrendiğini, paydaş Z… Ö…'in trampa olarak gösterilen işlem sonucu davalının 896 No'lu parseldeki 211 / 869250 payını aldığını, ancak bu payın birkaç kez el değiştirdikten sonra 18.1.2010 tarihinde yine davalı adına tescil edildiğini, diğer yandan trampaya konu edilen paylar arasında eşitlik bulunmadığını, alan ve nitelikleri birlikte değerlendirdiğinde aralarında açık bir değer farkı olduğunu, tüm bunların temlikin muvazaalı yapıldığını, gerçekte dava konusu payın davalıya satıldığını gösterdiğini, davacının önalım hakkını kullanmak istediğini belirterek, davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, tapuda yapılan temlikin muvazaalı olmadığını, müvekkilinin payı trampa yolu ile edindiğini, davalının bu işlemdeki amacının taşınmazın yoğun inşaat yapılan bir bölgede olması nedeniyle bu hisse karşılığında gelecekte bir konut edinmek olduğunu, trampa işleminin yapılmasından birkaç ay sonra trampada vermiş olduğu hissenin satılık olduğunun emlak danışmanı tarafından bildirilmesi üzerine payını yeniden edinmek amacı ile bu hisseyi yeni malikinden satın aldığını, bu nedenle davacının muvazaa iddiasının ve temliki yeni öğrendiği beyanının yerinde olmadığını, davanın süresinde açılmadığını, trampada önalım hakkı kullanılamayacağından kötü niyetle açılan davanın reddini savunmuştur.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde,diğer paydaşa o payı öncelikle satın alma hakkını veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve o payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
Olayımıza gelince; önalım hakkına konu payın ilişkin bulunduğu arsa vasıflı parselin paydaşlarından Z… Ö…'in taşınmazdaki 16.000 TL değerindeki payını davalıya ait Çankaya Mühye Köyü 896 No'lu parselde bulunan 16.000 TL değerindeki 211 / 869250 payı ile 26.11.2009 tarihinde trampa etmesi üzerine davacı iki yıllık hak düşürücü süre içinde önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Davacı da tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında muvazaalı olduğunu iddia ederek muvazaa iddiasında bulunmuştur. Tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Bu konuda tanık deliline de dayanmış ise de 28.9.2010 tarihli oturumda göstermiş olduğu tek tanığı H… S…'un dinlenmesinden vazgeçmiştir. Trampaya konu edilen taşınmazlar arasındaki değer farkı ve davalının trampa sonucu vermiş olduğu payı birkaç el değiştirmeden sonra yeniden satın alması tapuda trampa olarak yapılan temlikin aslında satış olduğunu göstermeye yeterli değildir. Bu husus tanık beyanları ve toplanan diğer delillerle kesin olarak kanıtlanamamıştır.Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK'nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 825 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 14.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.