Yaşlılık Aylığı Bağlanması
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi 2011/2985 E.N , 2011/11102 K.N.
İlgili Kavramlar
YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLANMASI
İçtihat Metni
Dava, davacının 01.12.2000-31.12.2004 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olduğunun ve bu döneme dair prim borçlarının 5458 sayılı Kanun gereği ödeyebileceğinin tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı SGK vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
01.02.1999 tarihi itibariyle isteğe bağlı sigortalı olan davacının, en son 30.11.2000'de, toplam 600 günlük ödemede bulunduğu, 4958 sayılı Kanunun geçici 1,K fıkrası uyarınca, 2003/Haziran ayı itibariyle 1.754,85 TL isteğe bağlı prim aslı ve 1.774, 04 TL gecikme zammı toplamı 3.528,90 TL borç tahakkuku ile yapılandırma anlaşmasına varıldığı, ancak sözleşmenin şartlarının yerine getirilmediğinden iptal edildiği, bunun üzerine Kurumun yapılan ödemeleri geçmişe mahsup edip, isteğe bağlı sigortalılığı 26.12.2000 tarihi itibariyle sona erdirdiği, 5458 sayılı Kanundan yararlanma talebinin ise, Yasanın kapsamının, 01.5.2003-31.3.2005 dönemi isteğe bağlı sigortalılıkların devam ettiği süre içindeki prim borçları bulunmadığından dikkate alınmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, hükme esas aldığı bilirkişi raporundan hareketle, 506 sayılı Kanunun 85. maddesinde 4842 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle; 01.05.2003 tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak isteğe bağlı sigorta priminin art arda üç ay ödenmemesi isteğe bağlı sigortalılığı sona erdiren bir neden olarak belirtilmişse de, anılan maddenin 4842 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükmünde; isteğe bağlı sigorta primlerinin ödenmemesi isteğe bağlı sigortalılığı sona erdiren nedenlerden biri olarak öngörülmemesi sebebiyle, 09.4.2003 tarihine dek isteğe bağlı sigortalılığın aralıksız devam ettiği, 5458 sayılı yasada belirtilen tarih aralığının, öncesinde bir prim borcu bulunmayacağının kabulü ile konmuş olduğu, davacının toplam 2215 gün primi ödenmiş sigortalılığı ile aylığa hak kazanamayacağı gerekçeleriyle yukarıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
03.6.1945 doğumlu davacının, yaşlılık aylığı talebi hakkında, 01.01.1975-1979 döneminde primi yatırılmış zorunlu sigortalılık süresi ile primi yatırılmış isteğe bağlı sigortalılık süreleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede bir isabetsizlik yoktur.
506 sayılı Kanunun 85. maddesinde 4842 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle; 01.05.2003 tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak isteğe bağlı sigorta priminin art arda üç ay ödenmemesi isteğe bağlı sigortalılığı sona erdiren bir neden olarak belirtilmişse de, anılan maddenin 4842 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükmünde; isteğe bağlı sigorta primlerinin ödenmemesi isteğe bağlı sigortalılığı sona erdiren nedenlerden biri olarak öngörülmemiştir. Bu yönde; 01.05.2003 tarihinden önce sigortalı olup da bu tarihten sonra ki süreye ilişkin olarak art arda üç ay prim ödemeyenlerin sigortalılıkları da primi ödenmiş son ayın bitimi itibariyle sona erecektir.
Öte yandan; 4842 sayılı Kanunun 01.05.2003 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 34 maddesiyle 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 85. maddenin (c) bendi bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce isteğe bağlı sigortalı olup da Kuruma prim borcu bulunanların, bu borçlarını 01.05.2003 tarihinden itibaren altı ay içinde gecikme zammı ile birlikte ödemeleri halinde sigortalılıklarının devam edeceği, ancak; bu süre içinde borcun ödenmeyen kısmına ait sürelerin sigortalılıktan sayılmayarak sigortalılığın sona ereceği hükmünü içermekte ise de; 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun geçici 1. maddesinin (K) bendi hükmünde; 30.06.2003 tarihi itibariyle Kuruma isteğe bağlı sigortalılık prim ve gecikme zammı borcu bulunmakla birlikte anılan Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen 30 gün içinde Kuruma yazılı müracaat ederek borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunan ve anılan maddede öngörülen yükümlülükleri yerine getiren sigortalılar hakkında, 506 sayılı Kanunun geçici 85. maddesinin (c) bendi hükmünün uygulanmayarak bu döneme ilişkin isteğe bağlı sigortalılık sürelerine geçerlik tanınmıştır. Bu yönde, aynı bendin 5. fıkrasında; yeniden yapılandırma konusundaki başvuru süresini 30 güne kadar uzatma konusunda verilen yetkiye dayalı olarak da, SSK. Yönetim Kurulunca bu süre; 03.10.2003 tarihine kadar uzatılmıştır (10.02.2004 T. 12-130 sayılı ek genelge).
Dava konusu olayda da, davacı sigortalı; 01.05.2003 tarihinden önceki isteğe bağlı sigortalılık süresine ait prim ve gecikme zammı borcunu geçici 85. maddenin (c) bendine göre, 01.05.2003 tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma ödememiş, yeniden yapılandırmadan yararlanarak prim ve gecikme zammı borçlarını ödemek üzere yasal süresi içinde Kuruma başvuruda bulunmuş, ancak 4958 sayılı Kanunun anılan geçici 1. maddesinin (K) bendinin, taksitlendirme sözleşmesi yapılan Kurum borçlularının, tahakkuk edecek cari ay borçlarını veya taksitlendirilmiş borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini; bir takvim yılı içinde art arda üç defa yerine getirmemeleri halinde, yeniden yapılandırma hakkını kaybedeceklerine ilişkin hükmü karşısında, sözleşme iptal edilmiştir.
5458 sayılı Kanunla ilgili yapılandırma talebine gelince, anılan Kanunun 1. maddesinde, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 85. maddesine göre prim ödeyen isteğe bağlı sigortalıların, 1/5/2003 tarihinden 31/3/2005 tarihine kadar isteğe bağlı sigortalılıklarının devam ettiği süre içerisindeki prim borçlarının, süresinde başvurmak kaydıyla, 1. ve 3. madde hükümlerine göre yeniden yapılandırılacağı öngörülmüştür.
Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi 2011/2261 E.N , 2011/7019 K.N.
İlgili Kavramlar
YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLANMASI
İçtihat Metni
Dava, davacının 01.6.1994 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 01.11.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi uyarınca, anılan Kanunun yürürlük tarihine kadar 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı kanunlar ile 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre oluşturulan sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet sürelerinin tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirileceği ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 2926 ve 1479 sayılı Kanunlar olduğu kabul edilmelidir.
2926 sayılı Yasanın 3. ve bu yasanın uygulanma usul ve esasları hakkındaki Yönetmeliğin 5. maddesine göre tarımsal faaliyet, gerek kendi mülkünde, gerek ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, gerekse kamuya ait yerlerde yapılabilir. Anılan Yasanın "Tescilde esas alınacak belgeler "başlığını taşıyan 10. maddesi ile yönetmeliğin 9. maddesine göre ise; sigortalıları kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile ayrıca diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, yasayla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, tarım kredi kooperatifleri ve birliklerinin, pancar ekicileri üretim kooperatifleri ile birliğin (Pankobirlik), Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtları esas alınmaktadır.
2926 sayılı Yasanın 5. maddesi hükmüne göre, Yasada öngörülen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı gibi 9. madde ile de, bu Kanun kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca re'sen yapılması emredilmiştir. Bu çerçevede, 2926 sayılı, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 36. maddesi ile 4956 sayılı yasanın 27. maddesi ile 1479 sayılı Kanunun "primlerin ödenmesi" başlığını taşıyan 53. maddesinde getirilen hükmü, "...Kurumun... prim alacakları Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir" şeklinde bir düzenleme getirdiğinden, davacıdan, teslim ettiği süt ürününden dolayı, ilki 15.5.1994 tarihinde, sonrasında 1999-2008 yılları arasında prim tevkifatı yapılmıştır.
Davacının ayrıca 2001'den devam eden ziraat odası kaydının varlığı ve 2002-2008 yılları arasında Çiftçi Kayıt sisteminde yer alması sebebiyle, mahkemenin davacının 01.6.1994-31.12.1994 tarihleri arası ve 1999-2008 döneminde, tahsis talep tarihine dek tarım bağkur sigortalılığının tespitine dair kabulünde bir isabetsizlik yoktur. Ancak 1995-1999 dönemi hakkında yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
2926 sayılı Kanunun 2. maddesine göre Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması koşulu 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesine bağlıdır. Bu bakımdan davacının dava edilen süreler itibariyle tarımsal faaliyetinin süregeldiği kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, özellikle de tarım Bağ-Kur sigortalılığına karine sayılan ve Kanunun 10. maddesinde öngörülen kayıtlardan Ziraat Odası kaydı, tarım kredi kooperatifi ile Ziraat Bankası kayıtları gibi kayıtların başlangıçları, bitmişse bitiş tarihleri dikkate alınmalı, ancak kayıtların tek başlarına tarımsal faaliyetin sürekli olduğunu kabule yeterli olmadığı gözetilmelidir.
Yapılacak yargılama sonunda belirlenecek sigortalılık süresi dikkate alınarak, 27.10.2008 tarihli tahsis talep tarihi itibariyle, 2926 sayılı Kanunun yaşlılık aylığından yararlanma şartlarını düzenleyen 17. maddesi ile yaşlılık aylığının başlangıcına ilişkin 19. maddesinin, 4956 sayılı kanunun 56/d bendi hükmüyle 02.08.2003 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmış olduğu, aynı Kanunun 54.maddesiyle 2926 sayılı Kanuna eklenen ek 3.madde kapsamında anılan konularda artık 1479 sayılı kanunun 35. ve 37. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiği de gözetilerek, davacının aylık bağlama koşulları (yaş, primi ödenmiş gün sayısı ve prim ve her türlü borcun ödenmiş olması)yeniden ele alınmalıdır.
Açıklanan hukuki ve maddi durumlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.