Ziynet Eşyalarının Aynen İadesi
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi 2011/828 E.N , 2011/7379 K.N.
İlgili Kavramlar
ZİYNET EŞYALARININ AYNEN İADESİ
Özet
EVLİLİK SIRASINDA KADINA TAKILAN ZİYNET EŞYALARI KADINA BAĞIŞLANMIŞ SAYILIR. DAVALI KOCA, ZİYNET EŞYALARININ DAVACI KADININ ONAYI İLE BOZDURULUP EV İHTİYAÇLARI İÇİN HARCANDIĞINI KANITLANMASI HALİNDE, ZİYNET EŞYALARININ İADESİNDEN KURTULUR.
İçtihat Metni
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan alacak davasına dair karar davacı tarafından süresi İçinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde 17.835 TL bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, çeyiz ve ziynet eşyalarının tarafların müşterek mülkiyetinde olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, evlilik akdi sırasında çeyiz listesinde yazılı 61 adet çeşitli ziynet ve çeyiz eşyalarının davalıya teslim edilmesine rağmen davacıya iade edilmediğini belirterek çeyiz ve ziynetlerin mümkünse aynen, değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı savunmasında, davacının iddia ettiği eşyalardan bir kısmını müşterek konuttan alarak birlikte yaşamaya başladığı kişinin evine götürdüğünü, buna ilişkin boşanma dosyasında deliller olduğunu, eşyaların bir kısmının depoda durduğunu ve davacıya teslim etmeye hazır olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece çeyiz senedindeki eşyaların taraflara ortak olarak bağışlandığını, bu nedenle çeyiz senedinde belirtilen eşyaların tarafların müşterek mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmiştir..
Kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs.) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur.
Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte"yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise ziynetlerin ve bir kısım çeyiz eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü ve bir kısım çeyiz eşyalarının müşterek konutta kaldığını ve iade etmeye hazır olduğunu savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götü-rülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.
Olayımızda; davacı kadın evi son terk ettiği tarih itibariyle dava konusu çeyiz ve ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce götürme fırsatı elde edemediğini dinlettiği tanık beyanı ile ispat edememiştir. Bununla birlikte davalı bir kısım çeyiz eşyalarının kendisinde kaldığını ve davacıya iade etmeye hazır olduğunu bildirmiştir. Bu durumda davalı tarafça evde kaldığı kabul edilen ekli liste ile bildirilen bir kısım çeyiz eşyaları yönünden davacının talebi gibi bir karar verilmesi gerektiği halde ve diğer çeyiz eşyaları ile ziynetler yönünden ise dava dilekçesinde yemin deliline de dayanılmış olduğundan, varlığına ve miktarına karşı çıkılan çeyiz ve ziynet eşyalarının elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek eksik inceleme ile yazılı şekilde çeyiz senedinde belirtilen eşyaların tarafların mülkiyetinde olduğunun tespitine şeklinde karar verilmiş olması doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK'nın 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 04.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi 2011/3380 E.N , 2011/7053 K.N.
İlgili Kavramlar
ZİYNET EŞYALARININ İADESİ
İçtihat Metni
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı katkı payı davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait olup davalı tarafından bozdurulan 1 adet altın set, 1 adet grimse, 48 adet çeyrek, 1 adet künye, 11 adet burma bilezik ve 3 adet cumhuriyet altınının aynen iadesi, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL üzerinden karşılığının tahsilini istemiştir. Mahkemece düğün ve nişan CD'leri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davacıya takılan takıların adet ve nitelikleri tespit edilmiştir. Bu tespitten sonra davacı vekili 20.12.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 9.607 TL'ye yükseltmiş, çeyrek altına yönelik taleplerini de 48'den 54'e çıkartmıştır. Islah suretiyle dava değeri arttırılabilir ise de dava konusu olmayan talebin dava kapsamına alınması başka bir deyişle talep sonucuna yeni talepler eklenmesi mümkün değildir. Mahkemece bu hususun göz ardı edilerek davalı aleyhine fazla alacağa hükmedilmesi, öte yandan dava değerinin ıslah ile arttırılan bölümü için faiz başlangıç tarihi olarak ıslah dilekçesinin verildiği tarihin nazara alınması gerekirken dava tarihinin nazara alınması hatalı olup hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
gönderen Mehmet Faik » 23 May 2012, 22:38
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi 2010/13055 E.N , 2011/5534 K.N.
İlgili Kavramlar
ZİYNET EŞYALARININ İADESİ
İçtihat Metni
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, ziynet eşyalarının iadesine ilişkindir, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili ile davalının 2005 yılında evlendiklerini ve bu evlilikten çocuklarının bulunmadığını, davalının evlilik süresince doğru dürüst hiçbir işte çalışmadığını, müvekkilinin kazancını yediğini ve ziynetleri bozdurarak yaşadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise düğünde takılan takıların davacının ailesi tarafından alındığını, davacının ailesinin küçük altınları bozdurup balayına gitmelerini sağladığını, diğer ziynet eşyalarının davacıda kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Dava dilekçesinde istenilen ziynet eşyalarının bir kısmının bozdurularak tarafların balayına gitmiş oldukları davalı tarafından kabul edildiği gibi, dinlenen davalı tanıkları da düğünde takılan küçük altınlar ile bileziklerin taraflarca bozdurularak parası ile balayına gidilmiş olduğunu beyan etmişlerdir. Davalı ziynet eşyalarının davacının rızası ile geri alınmamak üzere bozdurulduğunu da kanıtlayamamıştır. Davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların bir kısmının evliliğin devamı sırasında bozdurularak harcanmış olduğu davalı yanca kabul edildiğine göre davacıya iadesi gerekir. Bu nedenle mahkemece tanık beyanları ile de doğrulanan bozdurulan ziynetlerin miktarının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davanın tümünün reddedilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.